Thursday, November 10, 2005

cingirak sesi...




Çıngırak sesi... Ailemi görmüyorum doğru düzgün üç aydır, birkaç özel insanı daha özledim hem nasıl ve çıngırak sesi. Yandaki obadan gelen bağırış çağırışlar arasında, koyunlar, keçiler, köpekler, zorla çorap satmak isteyen kadınlar arasında, çıngırak sesi...

Çıngırak sesinden rahatsızım. Gecenin bir vakti duyduğumda beni uyandırdığı için değil, ya da hazırlıksızken hiç düşünmeden yazmam gereken konu olarak seçildiğinden değil. Belki çok özlediğim, belki kırgın olduğum, belki unutmak istediğim insanları hatırlattığı için. Çocukluğumun yaz tatillerini, Fatih’te camdan bakarken babamın arabanın bagajını hazırlayışını izleyişimi, İstanbul-Çanakkale yollarını ve yolun sonunda ulaştığım, koşarak, heyecanla kapısını çaldığım anneannemi hatırlattığı için. Büyümüşlük, yalnız bırakılmışlık duygularını, geri gelmeyecek günleri, dünyanın farkına varmadan önceki, bağımsız, sorgusuz, geldiği gibi, “çocukça” yaşanan günleri hatırlattığı için.

Artık çıngırak sesinde bu günü de hatırlayacağım. Normal insanlardan farklı işleyen, sürekli sorgulayan aklın ve tatlı sesinle ilettiğin bu fikirden sonra...

Özge
15 Temmuz 1999
Aladağlar Niğde

1 Comments:

Blogger Unknown said...

Merhaba Özge,
Bu yazıyı hatırlıyorum,benim de bu başlık altında bir yazım var.Beraber yazmıştık Aladağlar kampında çadırın içinde canımız sıkıldığında ve çıngıraklarını duyuran keçiler yüzünden:))

Selamlar..

Gökşen Parlatan

3:18 AM  

Post a Comment

<< Home